Doğal Siklusta Tüp Bebek

On yılı aşkın süredir süredir ülkemizde uygulanmakta olan yardımcı üreme teknikleri sayesinde, binlerce kısır çiftin çocuk sahibi olma rüyası gerçekleşti. Standart uygulamaların dışında, daha kolay ve ucuz yöntem arama çalışmalarıda bu sırada devam etmektedir. Bu çalışmalardan biride de ilaçsız tüp bebek uygulamasıdır.

Tüp bebek tedavisindeki temel masraflardan birisi yumurta geliştirmek için kullanılan ilaçlardır. Bu şekilde birden fazla yumurta geliştirilen hastalarda, transfer edilebilecek yumurta sayısı artmaktadır. Bu yumurtalardan birden fazlasının transfer edilmesi, çoğul gebelik riskini artırmakla beraber, geblik oranlarınıda artırmaktadır. Bu nedenle tüm dünyada standart tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.

Fakat bu tedavi protokollerine iyi cevap vermeyen hasta gruplarıda vardır. Normal de doğal sikluslarda bir yumurta gelişirken, bu hasta grubunda tüm uğraşımıza ve kullanılan onca ilaca rağmen, bir veya iki yumurtadan fazlası gelişmemektedir. Ayrıca bu yumurtaların kalitesi de iyi olmamaktadır. Sonuçta döllenme oranları düşük kalmakta ve transfer yapılabilen hastalarda elde edilen gebelik oranları da düşük kalmaktadır. Bunlar özellikle menopoza yakın hastalar ile erken yumurtalık yaşlanması olan hastalardır.

Normalde düzenli adet gören ve her ay bir yumurta gelişen, fakat ilaç tedavisi ile yumurta sayısı ve kalitesinin artırılamadığı bu hasta grubunda standart tedaviyi uygulamak yararsızdır. Bu hastalarda hiç ilaç kullanmadan kendiliğinden gelişen yumurtayı olgunlaşınca almak ve mikroenjeksiyon yöntemi ile döllemek doğal siklusta tüp bebek tedavisi olarak adlandırılır. İlaç masrafıda olmadığı için bu grup hastlarda daha makul bir seçenektir.

Yalnız doğal siklusta vücudun kendi yumurta geliştirme sistemi çalıştığı için, yumurtanın döllenmeye hazır olduğu anı belirlemek çok zordur. Bazen planlanan yumurta alımı işlemi sırasında, yumurtlamanın daha önceden gerçekleştiği görülür. Bu da mikroenjeksiyon işlemi için yumurta olmaması anlamına gelir.

Yumurta toplama işleminin gerçekleştirilebilmesi ve sağlıklı kullanılabilir bir yumurtanın elde edilebilmesi için, yumurtanın belirli bir olgunluk seviyesine ulaşmış olması, ancak çatlamamış olması gerekiyor. Klasik tüp bebek tedavilerinde yumurtanın son olgunluğuna kavuşması, hCG hormonu içeren ilaçların enjeksiyonuyla sağlanıyor. Bu ilacın yapılmasını takiben 30 - 36 saat içerisinde yumurtalar son olgunluklarına kavuşurlar. Ancak ilaçtan 40 - 44 saat sonra yumurtalar çatlıyor. Dolayısıyla yumurta toplama işlemi yaklaşık 36. saatte gerçekleştirilmeli.

Natürel siklusta ise yumurta belirli bir büyüklüğe ulaştığında, yumurtlama uyarısına neden olan LH hormonu seviyesi yükselerek yumurtanın son olgunluğuna ulaşmasını ve çatlamasını sağlıyor. Ancak LH hormonunun ne zaman yükseldiği çok iyi takip edilmeli. hCG ilacı ile sağlanan programdan farklı olarak, natürel siklusta LH hormonu yükselip en üst seviyesine ulaştıktan 24 saat sonra yumurta çatlıyor. Bu nedenle eğer LH hormonu takip edilmezse yumurta çatlayacağından, toplama işlemi ile yumurta elde etmek imkanı olmaz.

İdeal bir takipte, yumurta yaklaşık 17 mm boyutuna ulaştıktan sonra, LH hormonu yükselmeden hCG ilacı verilerek yumurta toplama işlemi programlanabilir. Eğer LH hormonu daha önce kendiliğinden yükselirse, bu durumda hormonun en üst seviyeye ne zaman ulaştığı belirlenerek 24 saat dolmadan yumurta toplama işlemi gerçekleştirilmeli. Eğer yumurta toplama işlemi erken yapılırsa olgun olmayan bir yumurta elde edilecek ve tedavide başarı şansı belirgin derecede azalır. Aksine, eğer toplama işlemi için gecikilirse yumurta çatlamış olacak

Doğal siklusta ICSI uygulamalarında gebelik şansı belirli bir seviyede kalıyor. Normal şartlarda, çocuk sahibi olmak isteyen 100 çiftten her ay ancak yirmisinin gebelik elde edebildiğini biliniyor. Diğer bir deyişle her ay normal gebelik şansının %20 olduğu kabul ediliyor. Natürel siklusta ICSI uygulaması ile bu başarı şansının üstüne çıkmak mümkün olmaz. Deneyimlerimiz bu hasta gruplarında ancak %10 civarında gebelik elde edilebidiğini göstermektedir. Ancak bu oran, embriyo transferi yapılan hastalar için elde edilen gebelik oranıdır. Tedaviye başlayan hastaların yaklaşık %60 ında yummurta elde edilebilir. Her yumurta döllenmez. Ancak tedaviye başlayan hastaların yaklaşık %40 ında transfer edilebilecek embryo elde edilebilir. Bunlarında            %10 unda gebelik olduğu göz önüne alınırsa, tedaviye giren hastaların ancak %4 ünde gebelik elde edilebileceği görülür.

Sonuç olarak, natürel siklusta ICSI uygulaması kısıtlı başarı şansına karşın, tedavi şansını sürdürmek isteyen çiftler için kolay ve daha az masraflı bir tedavi alternatifidir. İlaç kullanılmaması ve her ay kendiliğinden seçilerek büyüyen yumurtanın takip edilmesi, daha iyi kalitede bir yumurta elde edilmesini sağlıyor. Aynı sebeplerle tedavi daha pratik ve daha az zahmetli bir hal kazanıyor. Tedavinin en büyük dezavantajı, tek yumurtanın elde edilmesi süresince karşılaşılan riskler ve tek embriyonun rahim içerisine tutunma şansının kısıtlılığı nedeniyle başarı şansının düşük olması. İleri yaş kadınlarda tek yumurta ve tek embriyo elde edilse dahi genetik inceleme büyük önem taşıyor. Natürel siklus uygulaması alternatifi, yumurtalık rezervi düşük olan hastalarda mutlaka değerlendirilmelidir.