Anne-baba olmak büyük sorumluluk gerektiren bir iştir. Dünyaya yeni bir insan getirme kararı, bir insanın ömrü boyunca vereceği en önemli kararlardan birisidir veya belki de en önemlisidir. Bu nedenle gebe kalmayı ve çocuk sahibi olmayı düşünen insanların bu sorumluluğa uygun olarak davranışlarını düzenlemeleri gerekir. Bu çocuğun en iyi koşullarda dünyaya gelmesi gerek anne-baba olarak kendilerinin, gerekse de ortalama 70-80 yıllık bir yaşam beklentisi olan çocuklarının geleceği için en doğru yoldur.
Gebe annenin tıbbi sorunlara karşı izlenme ve tedavisine yönelik çabalar 1900 lü yılların başında başlamıştır. O günlerdeki tıbbi yaklaşım günümüzdeki bakış açılarından çok farklı ve ilkel düzeydeydi. Ciddi tıbbi sorunları olan kadınlar ya gebe kalamaz, ya da gebe kalmaları önerilmezdi.
İnsülinin keşfi ve antihipertansif ilaçların gelişmesi bu kadınlarında gebeliği düşünmelerine ve denemelerine olanak sağladı. Cenin gelişimi konusunda sağlıklı hiçbir bilgi olmadığı için bu dönemlerdeki gebelik takipleri genellikle anne sağlığını korumaya yönelikti.
1960 lardan sonra gebelik fizyolojisi ve patofizyolojisi konusunda çalışmalar yoğunlaştı. Bu gelişimin sonucu olarak gebelik izlemlerinde anne sağlığının yanı sıra ceninin sağlığı da izlenmeye başladı. Daha önce gebelik izlemlerinde çok önemsenmeyen anne karnındaki doğmamış bebek de tıbbi ve hukuksal koruma altına girmeye başladı. Anne ve bebeği ilgilendiren birçok hastalığın nedenleri anlaşılmaya başlandı. Özellikle genetik gelişmeler hastalıkların anlaşılması ve tedavisinde yeni ufuklar açtı.
2000 li yıllara yaklaşılırken etkin gebelikten korunma yöntemlerinin gelişmesi, kadının toplum ve çalışma hayatına daha yoğun girmesi ve kariyer istekleri gebeliklerin ileri yıllara ertelenmesine neden oldu. Artık istendiği zaman, istendiği kadar çocuk sahibi olabilmenin yolları açılmış oldu.
Tüm bu gelişmeler gebe takiplerine bakış açımızda da ciddi değişiklikler getirdi. 1900 lerin başında gebe takibi kavramının ilk oluşmaya başladığı yıllarda anneler doğum hekimlerine genellikle iki defa gelirdi. İlk görüşme adet gecikmesini izleyen aylarda gebeliğin teyit ettirilmesi ve tahmin doğum zamanının belirlenmesi amacıyla yapılırdı. İkinci görüşme ise annenin doğumu başladığı zaman, doğumun gerçekleştirilmesi amacıyla yapılırdı. Daha sonraki yıllarda gebeliğin başında annede bulunan veya gebelik esnasında ortaya çıkıp annenin sağlığını olumsuz yönde etkileyen hastalıklar önem kazanmaya başladı. Yavaş yavaş gebe annenin düzenli takip edilmesi kavramı ortaya çıktı.
1970 li yıllardan itibaren anne karnındaki bebeğin gelişimini izlememize, hastalıklarını anlamamıza olanak sağlayan teknolojiler gelişmeye başladı. Böylece daha önceki yıllarda olanaksızlıklardan dolayı önemsenmeyen bebek sağlığı konusu gündeme geldi. Birçok ülkede artık anne karnındaki bebeğinde bir birey olarak hakları olduğu, tıbbın ve hukukun koruması altına alınması gereği düşünülmeye başladı.
Bu gelişmeler gebe annenin izlemlerinin daha ciddi ele alınması gereğini gündeme getirdi. Artık annenin gebelikten şüphelenir şüphelenmez hemen hekime başvurması gerektiği sonucuna varıldı. Ayrıntılı bir muayene ve laboratuvar incelemesinden sonra her annenin rutin bir takip programına alınması kararlaştırıldı.
Bütün bu gelişmeler uygulandığı ülkelerde anne ve bebek sağlığında çok ciddi yararlı sonuçlar oluşturdu. Artık modern ülkelerin hepsinde bu anlayış hakim oldu.
1990 lı yıllarda insan genom projesinin gerçekleştirildi. İnsanın genomik yapısı ilk kez gerçek anlamıyla anlaşılabilir hale geldi. Birçok hastalığın genetik nedenleri anlaşılmaya başlandı. Ek olarak çocukluk ve yetişkin çağda insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen, yaşam kalitesini düşüren birçok hastalığın anne karnında ortaya çıkan sorunlardan kaynaklandığı anlaşıldı.
Bu gelişmeler gebelik takiplerine bakış açımızda ilk kez olarak çok radikal değişikliklere yol açtı. Artık gebelik takipleri gebeliğin başlamasıyla beraber başlaması gerekir düşüncesinin yetersiz olduğu ve çocuk sahibi olmayı düşünen ailelerin gebe kalmadan önce çok ciddi bir kontrolden geçmesi gerektiği sonucuna varıldı. Bu anlayış günümüz sağlık anlayışına da uygun düşmektedir. Önemli olan hastalık çıktıktan sonra tedavi etmek değil, mümkünse koruyucu hekimlik uygulamaları ile hastalıkların ortaya çıkmasını engellemektir.
Bu anlayışa dayalı uygulamalar çok kısa sürede toplum temelinde olumlu sonuçlarını vermeye başladı. Örneğin yeni doğan bebeğin yaşamının ilk yılında en sık bebek kayıplarına yol açan doğumsal sakatlıklar ve erken doğuma bağlı sorunlarda ciddi azalmalar ortaya çıktı.
GEBELİK ÖNCESİ SAĞLIK TARAMASI
Gebelik öncesi sağlık taraması her şeyden önce bir koruyucu sağlık hizmetidir. Bu muayene ve taramalarda gebelik sırasında anne ve bebek sağlığını olumsuz yönde etkileyecek hastalıklar önceden saptanır. Bunlar eğer mümkünse gebelikten önce tedavi edilir.
Biz klinik olarak gebelik öncesi değerlendirmenin bir insanın hayatında yapılan en önemli muayenelerden biri olduğuna inanıyoruz. Bu yaklaşımın bir başka önemli yanı planlanmamış gebeliklerin önlenmesidir.
Planlanmamış gebelikler en riskli gebelik gruplarından birisidir. Dünyaya yeni bir canlı getirme kararı çok ciddi bir iştir. Bilgi çağı diye adlandırdığımız 21 inci yüzyıl insanına aksi bir davranış şekli yakışmaz. Gebelik bir çiftin cinsel yaşamının yan ürünü olamaz. Bir çocuk annesi ve babası onu istediği için, onu yetiştirmeye kendilerini hazır hissettikleri zamanda dünyaya gelmelidir. Anne ve baba bu kararı verdikleri zaman onu en ideal koşullarda oluşturmaya özen göstermelidir.
Bunun için önce kapsamlı bir muayeneden geçmelidirler. Ardından yaşamlarını düzenlemelidirler. Eğer alkol, sigara veya başka zararlı alışkanlıkları varsa bunları mümkünse bırakmalılar. Son derece sağlıklı bir beslenme programı uygulamalılar. Ayrıca düzenli uyku, dinlenme ve spor alışkanlıkları geliştirerek bedenlerini hazırlamalılar. Son yıllarda gebelik başlamadan birkaç ay önce düzenli alınan folik asit denilen vitaminin bebeklerde sinir sistemi ve dolaşım sistemi anomalilerini azalttığı gösterilmiştir. Bu nedenle biz anneliği düşünen kadınlara günde 400 mikrogram folik asit başlıyoruz. Bu vitaminin aşırı dozlarda kullanımı da doğru değildir. Özellikle epileptik hastalarda sorunlara yol açabilir.
Annede gebelik öncesi şeker hastalığı ve epilepsi varsa özellikle yakın takip önerilmektedir. Bu çeşit tıbbi sorunu olan anneler ilgili dal hekimleri ile birlikte izlenmelidir.
Anne ve babada veya bunların yakın akrabalarında genetik hastalıklar varsa muhakkak genetik uzmanından görüş alınmalı ve mevcut riskler saptanmalıdır. Ardından buna yönelik tıbbi uygulamalar gerektiğinde yapılmalıdır.
Erken doğuma yol açabilecek rahim bozuklukları ve hastalıklar önceden saptanmalı ve mümkünse tedavileri gebelik başlamadan yapılmalıdır. Bu hastaların gebelik izlemlerinde daha dikkatli olunmalı, mevcut risklerin önceden saptanması ve koruyucu önlemlerin gecikmeden alınması gerekir.
Anne ve baba eğer bebek sağlığını olumsuz yönde etkileyecek çevresel zehirli maddelere maruz kalıyorsa, gebelik başlamadan bu ortamlardan uzaklaşarak doğacak çocuk tehlikelerden korunmalıdır.
Gebelik başlangıcında ideal değerlerin çok uzağındaki anne vücut ağırlığı ciddi bir risk etkenidir. Fazla kilolu veya aşırı derecede zayıf annelerin gebeliklerinde bebeğe ve anneye ait riskler artar. Gebelik başlamadan bunların normal değerler yaklaştırılmasına çalışılmalıdır.
Beslenme sorunu olan anneler, örneğin vejetaryenler, gebelik öncesi saptanıp gerekli diyet düzenlemeleri yapılmalıdır.
Eğer anne hepatit ve kızamıkçığa karşı bağışık değilse, gebelik başlamadan aşı ile bu hastalıklara karşı korunma sağlanmalıdır. Ayrıca yaşanılan çevrede yaygın olup, aşıyla korunulabilecek hastalıklar varsa, bunlara karşıda aşı yapılmalıdır.